top of page
Yazarın fotoğrafıReşat Berk

Beynimiz nasıl öğreniyor

“Bir kişiye iyilik yapmak istiyorsan ona balık verme, balık tutmayı öğret” – Çin atasözü


Bu yazıda, koşullu öğrenmelerin dışında bilinçli çabamızla gerçekleşen öğrenmenin fizyolojisi üzerine basitleştirilmiş bir özet yapacağız. Yazımızın sonucunda, neden bazı insanların bazı dersleri yapamadığını görecek ve öğrenmenin temel prensiplerini anlamış olacağız.

beyin
Görsel 1, beyin

Bu gördüğünüz yaklaşık 1,5kg ağırlığında ki kıvrımlı yapının içinde; tüm anılarımız, korkularımız, hayat yaklaşımımız, kararlarımız ve hayati fonksiyonlarımızın yürütülmesi gerçekleşiyor. Bunları "nöron" adında beyin hücreleriyle gerçekleştiriyor. Nöronlar altta ki görsel de gösterildiği üzere diğer bir çok nöronla binlerce bağlantı kurar. Mevcut sinirbilim çalışmalarında ki görüş, anılarımız ve hafızamız bu nöronların oluşturduğu desen gruplarında depolandığı yönündedir.


nöron
Görsel 2, nöronlar

Mesela birisi size “5x5 = kaçtır” ya da “what color is this” diye sorduğunda, beyniniz duyular aracılığıyla bunu algılar ve ilgili nöron gruplarıyla iletişime geçerek cevabı iletir. Eğer bu nöronlar alttaki sağ resimde gösterildiği gibi, tam bir bağlantı yapamamışsa, yani onu öğrenmemişse, cevabı veremeyecektir.

nöral grup
Görsel 3, nöral grup

İşte aslında tüm olay budur. Eğer nöronlar, birbirleriyle iyi ve güçlü bağlantılar yapmışsa, o konu öğrenilmiştir. Eğer yapamamışsa o konu öğrenilmemiştir!


 Şimdi soracağımız doğru soru şu; bu nöronlar hangi durumlarda daha iyi bağlantılar yapıyor, yani bir şeyi öğreniyoruz? Hangi durumlarda öğrenme çok zorlaşıyor ve öğrenemiyoruz? Yani neden bazı öğrenciler matematiği daha iyi yaparken diğerleri yapamıyor? Ya da neden bazı öğrenciler yabancı dili daha iyi öğrenirken diğerleri bunu yapamıyor?


Bu soru, daha doğrusu hafıza ve öğrenme fizyolojisi ~90'lı yıllarda fizyolojik olarak önemli çalışmalara konu olmuştur.

carol dweck
Görsel 4, Hafıza fizyolojisi(Kandel), Gelişim psikolojisi(Dweck)

Hatta öyle ki, Prof. Kandel hafıza üzerine yaptığı çalışmalarda 2000 yılında Nobel Fizyoloji ve Tıp ödülünü kazanmıştır. Prof. Dweck ise zihniyet üzerine önemli çalışmalar ve araştırmalar yapmıştır. Yaptığı bir çalışmada, vasat durumda ki bir ilkokulu (daha sonra diğer seviyeler) ~1 yılın sonunda Amerika'nın en iyi seviyesine sokmuştur. Burada öğrencilerin hatalı bilişsel süreçlerini yeniden düzenlemelerine yardımcı olarak onları daha güçlü bir zihniyete yönlendirmesiyle gerçekleşmiştir.


Pekala, sorduğumuz sorunun fizyolojik cevabına yoğunlaşalım, nöronların kuvvetli bağlantılar oluşturmasında ki en önemli etken, kişinin duygusal olarak istekli olması, öğrendiği konudan zevk alması ve ona tutku duyması, eğlenmesidir. Bu bağlantıları güçlendiren en önemli faktörlerden bir tanesidir.


depomin
Görsel 5, duygusal isteğin salgılattığı moleküller

Görsel 5' de açıkça bu gösterilmiştir. Turuncu renkli küçük parçacıklar; arzu, ilgi, tutku, ve zevk alma duyguları sırasında salgılanan molekülleri temsil ediyor. Bunlar bir şeyi çalışırken veya öğrenirken salgılandığında nöronların içerisine girerek onların kuvvetli bağlantılar kurmasına neden oluyor yani, öğrenme hızlanıyor ve güçleniyor.

nöron desenler
Görsel 6, sıkıcı bir durumda ki bağlantılar

Görsel 6 ise, arzu ve ilginin olmayışı, yani sıkıcı olduğunda ve zevkli olmadığında nöronların bağlantılarını temsil ediyor. Yani pek bir şey öğrenilmiyor, öğrenilse de fazla kalıcı olmuyor. Bu yüzden, bazı öğrencilerin matematik ilgisini bir şekilde çekerken onlar bunu öğreniyor, diğerleri ise sıkıldığı veya ilgisini çekmediği için pek öğrenemiyor. Burada öğrenicinin, bu konuda yetersiz veya “kafası basmadığı” için değil, (her öğrencinin beyninde milyarlarca nöron var) sadece yeterli, tutku, arzu ve istek olmadığı için öğrenmekte zorlanıyorlar.  Böylece düzenli bir şekilde çalışmaya güdülenemiyorlar. Düzenli çalışılmadığı için de öğrenme ve bilgilerin kalıcı olması daha da zorlaşıyor.


Duygusal tabanın dışında, yeni bir bilgi öğrendiğinde nöronlar aşağıdaki görselde gösterildiği gibi birbirleriyle bağlantı kurmaya ve bilgiyi zamanla tekrar ettikçe (üstünde düzenli çalıştıkça ) bu bağlantılar kuvvetlenmektedir.

nöral desenler
Görsel 7, tekrarların zamanla bağlantıları kuvvetlendirmesi

Tüm bu fizyolojik prensiplerin yanında, maalesef bu doğal öğrenme mekanizmasına etki eden olumsuz bir süreç var. Üzücü bir şekilde öğrenciler çevresinden, akranlarından, ailesinden ve kendi içsel düşüncelerinden bazı çıkarımlar yapıp, kendilerinin “yetersiz, başarısız, aptal, yapamam, kafam basmaz, yapamıyorum, çalışsam da yapamam, vb. gibi kanılar beslemesine neden olarak, beynin doğal öğrenme mekanizmasını hatalı kanılarının yönünde (tam tersi bir yönde) öğrenme gerçekleştiriyorlar ve bu kanılarını güçlendiriyorlar. Böylece bir süreden sonra çalışmayı bırakıyorlar.

öğrenme
Görsel 8, hatalı kanıların yönünde bir öğrenmenin güçlenmesi

Bu çevresel etkilere basit örnekler verirsek,

Aileniz karne notunuza bakmıştır ve matematik dersinin 5 üzerinden 2 olduğunu gördükten sonra, size şunu söylemesi: "senin matematiğin sıfır!” “Senden bir şey olmaz!” “Komşunun çocuğu nasıl iyi notlar almış, bide sana bak!” şeklinde söylemesi, sizi daha da hayal kırıklığına uğratıp, üzücü bir şekilde “beceriksiz ve aptal” olduğunuza inanabilirsiniz. Bu son derece gerçek dışı olmasına rağmen, bu kanı git gide size tam tersi bir öğrenme gerçekleştirip, sizi söz konusu düşük not aldığınız dersinize karşı daha ilgisiz, sıkıcı ve daha başarısız yapabilir.
başarısızlık

Bu örnekler çoğaltılabilir. Mesela matematik gibi sıkı çalışma gereken ve sembollerin olduğu konular, doğal olarak zorlayıcı olabileceği için yaşanılan zorlukta veya hatalarda da benzer kanılara sahip olabilirsiniz. Ya da öğretmeninizin etkisiyle bu tür kanılar da besleyebilirsiniz. Lakin unutulmasın ki, burada ne öğretmeniniz ne de aileniz sizi bilerek ilginizi kaybettirmeye çalışmıyor. Çünkü insan her şeyi bilemez. Bu yüzden onlar da bu davranışlarının sizi tam tersi bir öğrenemeye yönlendireceğini bilmediğinden bu şekilde davranıyorlar. Belki de çevreleri tarafından onlara da böyle davranılmıştır.


Bir diğer önemli etmen ise başarısızlıklar, hatalar ve zorlanma süreçlerinin kendisi. Lütfen görsel 7 'e dikkatli bakınız, üstünde ilgili ve düzenli çalıştıkça beyin bağlantılarının nasıl güçlendiğini gösteriyor. Görsel 7 'de sonuncu çerçevede ki çizim ise iyice kuvvetlenmiş ve ustalaşmış bir durumu gösteriyor. Ama 1. çerçevede veya 2.çerçevede öyle değildi. Ustalaşana kadar bir sürü hataya olanak veriyordu çünkü henüz bağlantılar daha güçlenmemişti! Bu hep böyledir, ilk bisikleti kullanırken muhtemelen defalarca düşmüşsünüzdür. Ya da okumayı-yazmayı öğrenirken çok fazla hata yapmışsınızdır... Çünkü beyin yeni nörol desenler oluşturuyor ve henüz tamamlanma aşamasındadır. İşte bu tamamlanma aşamasında zorlanmanız veya hatalar yapmanız, sizin beceriksiz veya yetersiz olduğunuzu değil, beynin doğrudan ve direkt güçlü bağlantılar kurmak için bu hatalarınızı gözden geçirip ve yeterli istekle ve istikrarla çalışmaya ihtiyaç duyduğu ve gitgide kuvvetlendiği anlamına gelir. İşte üstte matematik notunun 5 üzerinden 2 olduğu bir örnek vermiştik oraya geri dönersek, Burada, bu not sizin tamamen matematikte aptal olduğunuzu veya beceriksiz olduğunuzu vurgulamaz.

Bu not, bu dönem için matematik dersine yeterli çalışmadığınızı veya çalışmak için vakit bulamadığınızı gösterir. Yani, eğer siz gelecek dönem için veya gelecek sınav için daha düzenli ve daha istekli çalışmaya başladığınızda gerçekten göreceksiniz ki matematik notunuz zamanla yükselecektir. Ama siz bir şekilde, “benim kafam basmıyor, ben yapamam” şeklinde düşünmeye başlarsanız, doğal olarak ilginiz daha da azalacak ve çalışmayı durduracaksınız böyle olunca matematik notunuz yükselmeyecektir.
devam et

Peki neden hatalar ve başarısızlıklar veya öğrenirken zorlanmak bu kadar doğal? Maalesef birçok ülkede hataları ve başarısızlıkları cezalandıracak şekilde bir eğitim verirler. Hata yaptığında puanın düşer, yanlış cevap verdiğinde ceza alırsın gibi… Maalesef bu çok doğru değil. Çünkü hatalar beynin yeni bir şey öğrenirken, bu bağlantıları güçlendirirken oluşan doğal bir durumdur. Henüz bağlantılar güçlenmemişken birçok hata yaparız. Ama bu hataları fark ettikçe ve onları neden yaptığımızı anlamaya çalıştıkça, beynimiz daha da güçlü bağlantılar kurmaya başlar! Yani her hata veya başarısızlıkla karşılaştığımızda ve onları anlayıp, düzeltmeye karar verdiğimizde beynimiz daha güçlü bağlantılar kurar. (Görsel 9' a bakınız.)

hafıza
Görsel 9, hatalar öğrenmenin doğal bir parçasıdır

"Her şeyi öğrenebilirsin", Khan Academy, 1 dakika


Tüm bu yaptıklarımızı özetle toparlarsak, öğrenme süreci duygusal tabanla oldukça bağlantılıdır. Bu yüzden ilgimizi çeken herhangi bir şeyi öğrenmek daha kolay ve kalıcı oluyor. Lakin bunun yanında maalesef bunu zorlaştıran, (çoğu zaman gerçek dışı) yanlış düşüncelerimiz oluyor. Bu da tam tersi bir yönde öğrenme gerçekleştiriyor. Bir diğer önemli durum, hatalarla karşılaştığınızda, üzgün hissetmeniz veya hayal kırıklığına uğramanız anlaşılabilir bir durum ama bu beynin öğrenme sürecinin bir gerçeği olduğunu değiştirmez. Hatalarla karşılaştığınızda, bu duygulara kapılıp, kendinizi olumsuz bir şekilde yargılamak yerine, nerede hata yaptığınıza ve nasıl yaptığına odaklanın. Hatanızı düzeltmek için neler yapabileceğinizi belirleyin. Mesela, belki basit bir toplama hatası yapmış olabilirsiniz. Belki de soruyu anlayamamışsınızdır.


Beyin nasıl güçlenir, 6 dakika, Khan Academy Türkçe


Tüm bunlar öğrenmenin aydınlatılan yapısında ki fizyolojik bilgilerdir. O halde öğrenme yoluyla yaşamlarımızı iyileştirelim ve var olabilecek potansiyelimizi daha fazla bilişsel yanılgılarımızla harcamayalım.



Carol Dweck'in çalışmasının özeti (TED, 10 dakika, Türkçe altyazı var)




Referanslar

[2]  Carol Dweck, Mindset: The new psychology of success

[3] (Sir) Ken Robinson, Creative schools

[4] Eric Kandel, Memory and learning physiology

[5] Dr. Michael Merzenich, Neuroplasticity

516 görüntüleme0 yorum

Comments


bottom of page