top of page

Birinci Büyük Savaş Arifesine Bir Bakış


1914-1918 yılları arasında neredeyse dört buçuk yıl süren koca bir savaş. Milyonlarca can kaybı ve yeniden çizilen ülke sınırları. Değişen dünya düzeni. İşte bu koca savaşın kaba taslak bilançosu için yapılabilecek çıkarımlardan yalnızca bazıları.Bu savaş genel literatür de 1. Dünya Savaşı ya da Büyük Harp olarak geçmektedir. Yukarıda en yüzeysel biçimde sonuçlarından birkaçının yazıldığı savaşın diğer tüm gelişmelerde olduğu gibi sebepleri de vardır. Sebep ve sonuç, bu ikisinden biri olmadan diğerinin olması mümkün değildir.

Bu gün içinde bulunduğumuz zamanda Birinci Dünya Savaşı’nın sebebinin yalnızca Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun veliahdı Arşidük Franz Ferdinand ve eşinin Saraybosna’da Kara El örgütünden Princip tarafından öldürülmesinin olmadığı gayet kabul gören bir gerçektir. Ancak şöyle denilebilir ki Princip’nin silahından çıkan kurşunlar iki can almakla kalmayıp, tabancadan çıkan ses Savaş’ın başlangıç düdüğü olma özelliğini de sırtlamıştır.






(Birinci Dünya Savaşını Başlatan Suikast. Saraybosna, 1914)







Savaşın sebepleri aranırken belki de en gerilere coğrafi keşiflere kadar gitmek gerekir. Tarih cetvelinde o kadar geriye gitmeden bile söylenebilecek bir sebep var ki en temel unsur olma özelliğini taşımaktadır. İşte o sebep paradır. Para özelinde 19. yüzyılda İngiltere’de meydana gelen sanayi reformu bunun diğer Avrupa ülkelerine yayılımı bunların temel sonucu olarak da sömürgecilik bir başka deyişle emperyalizm hükümranlığının dünyayı gölgesi altına alması sebep gösterilebilir. Bu yazıda Büyük Savaş öncesinde emperyalizmin sömüren ve sömürülen devletlere getirmiş olduğu bazı istatiksel veriler aktarılmaya çalışılacaktır.

19. yüzyılın sonu ve 20. Yüzyılın başında dünya, başka devletler üzerinde her türlü imtiyazı elde etmek mücadelesinde olanlar ve bu nüfuz altına girmemek için var gücüyle çalışan devletlerden meydana gelmekteydi. Avrupa devletleri ise bu yarışta ülkeleri etki altına almak için mücadele eden grupta yer alıyordu. 20. yüzyıl başlarında Avrupa devletleri diğer ülkeler üzerindeki etkilerini büyük ölçüde arttırmış ve dünyanın gidişatının belirlenmesinde söz sahibi olmuşlardı. Öyle ki 1876-1915 yılları arasında dünya topraklarının dörtte biri sömürge olarak yarım düzine emperyalist ülke tarafından ele geçirilmiş veya el değiştirmiştir. Bu süre zarfında İngiltere 4 milyon mil kare, Fransa 3,5 milyon mil kare, Almanya 1 milyon mil karenin üstünde, Rusya 100.000 mil kare toprak elde etmişlerdir. Osmanlı Devleti de bu sömürge yarışında nüfuz sağlanmak istenilen bölgelerin başında gelmekteydi. Emperyalist devletler,gelişmeleri yakalama ve ayak uydurma konusunda ağır kalmış gücünü yitirmiş olan Osmanlı’dan bir ya da olabildiğince fazla parça koparabilmek için fırsat kollamışlar ve elde ettikleri fırsatları değerlendirme hususunda herhangi bir zafiyet göstermişlerdir. Ancak Almanya’nın diğer ülkelere göre hedefi daha farklı ve daha büyüktür. O, Osmanlı’nın tümünü ele geçirmek niyetindedir.



Sömürge elde etme yarışına girişen bu Avrupa devletlerine diğer ülkeler karşında üstünlük sağlayan en önemli gelişmenin sanayileşme olduğunu ve bu üstünlük sayesinde sınırları dışındaki ülkelerde etkinlik sağladığını belirtmiştik.





İngiltere 1913 yılında 18.696.000 tonla dünya ticaret filosu en büyük olan devletti. İngiltere’den sonra 5.429.000 tonla ABD ikinci sırada yer almaktaydı. Peki bu denli büyük ticaret hacmine sahip olmanın yöntemi ve getirileri nelerdi; Avrupalı üreticiler pazar alanı elde etmek için sınırları dışındaki ülkelere iş yapmak amacıyla gidenlere ticaret serbestliği ya da yaşamsal kolaylıklar sağlamak için devletlerle bir takım anlaşmalar yapmak yoluna gidiyordu. Bu anlaşmalar ile sağlanan ayrıcalık ve kolaylıkların başında vergi yükünün hafifletilmesi geliyordu. Örneğin Çin, Nanking antlaşması gereğince yabancı ürünlerden, malın değerinin %5’i, Osmanlı Devleti ise %8 oranında vergi resmi alabiliyordu.




(Nanking Antlaşmasının imza töreni)






Diğer elde edilen ayrıcalıklara ise ibadet özgürlüğü ve yerli hukukun dışında kalma özgürlüğü sayılabilir. Yine örnekle desteklenecek olursa 1900’lü yılların başında Avrupalı devletlerin Çin İmparatorluğu’na yerleşmiş vatandaşları için birçok büyük kentte kendilerine ayrılmış ve kendi yönetimlerine bırakılmış mahalleler yer almaktaydı. Yine Osmanlı Devleti’ndeki Avrupalılar büyük ölçüde elde ettiği ticaret serbestliğinin yanında adli ayrıcalıklara da sahiptiler. Avrupalılar arasındaki hukuk ve ceza davaları Osmanlı mahkemelerinin yetkisi dışında tutulmuş, bunlar hakkında Avrupalı konsoloslar hüküm verilmesinde söz sahibi olmuşlardır.

Emperyalizmin ülkelere pençe geçirmek için yaptığı bir diğer hamlede demir yoludur. Bahsedilen devirde Avrupa toprakları dışında bir yere demir yolu yapmak oraya bayrak dikmekle aynı manayı taşımaktadır. Güney Amerika’daki demir yolları hemen hemen yalnız Avrupa devletleri tarafından döşenmişti. Arjantin ve Brezilya demir yolları İngiliz, Belçikalı ve Fransızların ellerindeydi. Osmanlı’da ise Anadolu-Bağdat demiryolu imtiyazını elde eden Almanya pastadan en büyük dilimi almıştı. Bir ülkedeki demir yolu üzerinde imtiyaz elde etmek demek aynı zamanda o ülkenin yer altı kaynaklarına da ulaşmak demektir.1914 yılındaki İngiliz, Fransız, Alman dış yatırımları toplam 125 veya 160 milyar altın frankı buluştu.

Yazı boyunca yüzeysel olarak savaş öncesi dünyanın profiline bakmaya çalıştık. Birçok yerde istatistiksel verilerden yararlandık. Dünyanın neredeyse tam göbeğinde patlak veren bir savaş. İttifakların meydana getirdiği cephelerde sıkılan kurşunlar, patlayan toplar, ölen insanlar. Belki de şimdi yazılacak olan sayısal veriler. Şu ana kadar verilmiş olanların en acısı olacak dört küsur yıl devam eden savaş neticesinde,


İtilaf kuvvetlerinin can kaybı 5.152.115,

ittifak kuvvetleri ise 3.386.200 kişiyi kaybetmiştir.


Türklerin şehit sayısı ise 325.000’i buluyordu. Savaş yapılan barış antlaşmaları ile bazı devletler için bitmiş olsa da 1918 yılı bazı devletler için savaşın bitişine değil yeni bir savaşın başlamasına işaret ediyordu.


Referanslar,

Ali Satan, 100 Soruda 1. Dünya Savaşı

Ercüment Kuran, İslam Ansiklopedisi

Sina Akşin, Kısa 20. Yüzyıl Tarihi

Pierre Renouvın, Birinci Dünya Savaşı 1914-1918


bottom of page