top of page
Yazarın fotoğrafıSemih Ceylan

Devlet-i Aliyye’de kadınların saltanat gücü ve cariye meselesi




Osmanlı devletinde kadınların gücü çok konuşulur ancak tarihçilerin görüşlerine göre 1.Ahmed’in eşi Kösem Sultan'a kadar devlet otoritesinde tam kudret sahibi padişahtır.


Kadınların otoritesinin başlangıcına gelecek olursak; bana göre* bilinenin aksine Hürrem Sultan değil Kösem Sultan’dır.

Şayet Kösem Sultanın devlet nezdinde ‘Valide-i Kebir’ sıfatıyla bir görevi varken Hürrem Sultanın böyle bir yetkisi yoktu. Şayet Şehzade Mustafa’nın ölümüyle çok ilişkilendirilse de kendi öz oğlu olan Bayezid’in idamını engelleyemeyecek kadar Sultan Süleyman’a sözü geçmediğini görüyoruz.*


Oysaki Kösem Sultan’ın elinde mutlak irade bulunuyordu.

(Kösem sultan)


Birisinin idam edilmesi değil en ufak maaş değişikliğinin bile onun onayı olmadan gerçekleşmediğini biliyoruz.

Ardından gelen ve birbirleriyle sürekli çatıştıkları Saltanat Naibesi Turhan Sultan da en az Kösem Sultan kadar güçlü ve iktidarda söz sahibi olmuştur.


Güç çatışmasından dolayı doğan olayda ise kaybeden taraf Kösem Sultan olmuş Turhan Sultan’ın ekibi tarafından öldürülmüştür.

Turhan Sultan’ın da ölmesiyle yaklaşık 33 sene süren devlet idaresinde kadınların mutlak güçleri sona ermiştir.

Bu iki Sultan hakkında ayrıca yazılarımı hazırlamaktayım.


Saraydaki cariyelerle nikah kıyılmaması konusuna bakacak olursak şu şekilde açıklayabiliriz; Topkapı Sarayı’nın içerisinde bulunan Harem-i Hümayun(Padişah haremi)içerisinde bulunan cariyeler(köle veya esir kadınlar) padişahın hizmetlisi veya kölesi olarak görüldüğü için İslami boyutta ulemadan(din adamları) onay alınarak nikah kıyılmazdı.

Padişahlar Türk kadınlarla neden evlenmedi? Sorusuna gelecek olursak;

Öncelikle bütün padişahlar için geçerli olmayan bu durumun istisnaları vardır birkaç örnekle bahsedeyim mesela: Osman Gazi’nin eşi, 1.Mehmed(Çelebi)’nin eşi, 2.Murad’ın eşi (Fatih’in annesi), 2.Bayezid’in eşi (Yavuz Sultan Selim’in annesi), 2.Osman’ın eşi de Türk’tür. Türk ve Müslüman kadınlarla birlikte olabilmeleri için padişahların tabii ki de nikâh kıymaları zorunludur.

Ancak Fatih devrinden sonra gelen devşirme sistemiyle birlikte ve hanedana ortak çıkmaması durumundan yabancı kadınlarla evlenilmesi yaygınlaşmıştır.

Hanedana ortaklık meselesi ise Türk ve Müslüman kadının akrabalarının ve soyunun Osmanlı hanedanlığıyla akrabalığı sonucu doğacak hanedan çatışmalarıdır.

Bunun yanı sıra haremde bulunan cariyeler çocukluktan alınmış, ailesiyle bağları koparılmış iyi bir İslami kültür ile yetişmiş olduğundan dolayı, Osmanlı hanedanına tehlike arz edecek bir akrabalık bağı oluşturmazlardı.

Bu yüzden de genellikle cariyelerden gözdeler seçilirdi.



* = Kişisel görüş içeren cümle

Semih Ceylan

Görseller:


Comments


bottom of page