top of page

Osmanlı Devletinde Petshop “Mancacılık”



Osmanlı devletinde sosyal hayatta durumu iyi olmayan insanlar için aşevleri açılırdı. Bunun yanısıra insanlarla ve sokak hayvanları doyurulmuş olurdu. İnsanlar İÇİN yapılan tüm bu çalışmalar hayvanlar içinde birebir yapılmaktaydı. Hayvanlara bakılması için uşaklar tutulmuş, maaşlar verilmiş, fırın ve kasap sahiplerine köpekler için aylık paralar verilmekteydi. Sokak hayvanlarının beslenmesi için birer meslek oluşmuştu. İşte o meslek “Mancacılıktı”.

Osmanlı devletinde halk sokakta bulunan hayvanların beslenmesi için “mancacı” denilen kişilere paralar verir yardım ederlerdi. Mancacılar ise sürekli olarak alınan yardımlar karşılığında sokak hayvanlarını beslerlerdi.



Manca ifadesi; kedi köpek yemeği için kullanılmaktaydı. Bu ifade İtalyanca da “mangıore” den gelmekteydi. Osmanlı sosyal hayatta sokak hayvanlarının beslenmesi için mancayı satan kişilere “seyyar ciğerci” ya da mancacı derlerdi. Belirli bir satış yaptıkları yer yoktur. İnsanların bulunduğu her yer onların çalışma alanıdır.

1800’lü yıllarda Osmanlı devletinde her bölgede neredeyse mancacı görmek mümkündü. Pinguet; “İstanbul’un Köpekleri” adlı eserinde mancacılık mesleği ve sokak hayvanlarına karşı duyulan sevgiyi kaleme almıştır. Bu mancacılık mesleğinin doğuşu herhangi bir gelir elde etmek için değil, hayvanları beslemek içindir. Osmanlı devletinde sokak hayvanlarına duyulan sevgi oldukça fazladır. Türklerin İslamiyeti kabulüyle hayvan sevgisi çoğalmış onlara duyulan merhamet kavramı oldukça ivme kazanmıştır. Osmanlı hayvan hakları konusunda oldukça kararlı ve sistematik bir biçimde olmuştur. Akabinde hayvan neslinin korunması adına bazı kararlar tedbirler almışlardır:

II. Bayezid döneminde hazırlanan Bursa, İstanbul, Edirne ihtisab kanunnamelerinde hayvanlar İÇİN ağır yükler taşıttırılmaması ve düzenli bir şekilde beslenmeleri istenmiştir. Hayvanların beslenme ihtiyacını karşılayan seyyar ciğerciler yahut mancacılar, isteyen halk ciğer,dalak, yürek gibi sakatat satarak onların adına vermiş yahut onlar kendileri alıp kendileri de dağıtmıştır.


Örneğin; İstanbul Koca Mustafa Paşa da, Şeyh Evhad camisinde sahipsiz kedilerin beslenmesi için her gün belli miktar ciğer vakfedilirdi. Sonuç olarak İslam dini hayvanlar için iyi davranılmasını hatta onlara eziyet edilmemesi konusunda örnek ilkeler getirmiştir. Osmanlı toplumunda bu ilkeler doğrultusunda hareket etmiş, sokak hayvanlarına hassasiyetli bir biçimde yaklaşmıştır.


Kaynakça;

Metin menekşe, ‘Osmanlı Medeniyetinde Hayvan Sevgisinin Mesleğe Dönüşümü: Mancacılık’, Dergipark


Görsel Kaynak:



bottom of page